Dünyada çeşitli sülük türleri bulunmakla birlikte, Türkiye'de özellikle tıbbi amaçlarla kullanılan üç ana sülük türü mevcuttur: Hirudo medicinalis Linnaeus, Hirudo verbana Carena ve Hirudo orientalis. Bu türler arasında en yaygın olarak kullanılanı Hirudo medicinalis Linnaeus'tur. Türkiye'de kullanılan bu üç sülük türü, karınlarındaki ve sırtlarındaki çizgiler ve renkler açısından birbirinden farklılık gösterir.

Sülükler, uzun süre açlığa dayanabilen canlılardır ve boyları 10-20 cm arasında değişebilir. Ayrıca, 20-27 yıl arasında yaşayabilmektedirler. Birçok sülük türü bulunmakla birlikte, bunların birkaçı etçildir. Etçil sülükler salyangoz ve küçük kurtlarla beslenirken, çoğunluğu canlıların vücudundaki kanı emerek beslenir. Sülükler hem erkeklik hem de dişilik özelliklerini taşır. Işıktan kaçan bu canlılar, uzun süre ışığa maruz bırakılmamalıdır. Derilerinin çeşitli kısımlarında sıcaklığa ve dokunuşlara karşı hassas noktalar bulunur. Nemli yerleri seven sülükler, bir ağaç yaprağına yapışarak alttan geçecek bir hayvanı beklerler. Tropikal bölgelerdeki sülükler ise bazı vahşi ve evcil hayvanların burunlarına girerler; at sülüğü bunlardan biridir.

Sülük çeşitlerinden özellikle tıbbi amaçla kullanılan sülükler, vücuttaki fazla kanı dışarıya çıkarmak için kullanılır. Sülük tedavisi 2500 yıl önce kullanılmaya başlanmıştır. 19. yüzyılda Fransa'da hastalıkların çoğu sülükle tedavi edilmiştir. Bu dönemde Fransa'da sülükler için özel çiftlikler dahi kurulmuştur. İngilizler ise sülüğe "canlı eczane" adını vermişlerdir. Sülükler tıpta plastik cerrahi ve mikro cerrahide kullanılmaktadır. Sülüklerle ilgili bilinmesi gereken önemli noktalar vardır. Örneğin, deriye yapışan sülük yapıştırıldığı yerden koparılmadan alınmalıdır. Bunun için yapışan sülüğün etrafında yanan bir kibrit gezdirilmeli ya da sönmüş kibrit sülüğün sırtına bastırıldığında sülük kendiliğinden düşer. Eğer sülük ağza kaçtıysa tuzlu su ya da sirke içilmesi yeterlidir. Sülüklerin iyileştirici özelliklerinin yanında hastalık bulaştırıcı özellikleri de vardır. Bu nedenle sülük tedavisi doktor kontrolünde gerçekleştirilmelidir. Doktor kontrolü dışında yapılan sülük tedavisi olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Sülükler alındıktan sonra temiz ve klorlanmış suya konulmalıdır. Sülüklerin suyunun 16-20 derece arasında olması gerekmektedir. Güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır. Sülüklerin yerini değiştirirken sularda sıcaklık farkı olmamalıdır. Sülükler çok küçük aralardan bile sızabildikleri için kapaklı kavanoz kullanılması gerekmektedir. Bir litrelik kavanozlarda 50'den fazla sülük muhafaza edilmemelidir. Kullanılan sülükler %70 alkol bulunan kavanozlarda imha edilmelidir.