Sülük Kanaması Nedenleri

Sülük Kanaması

Sülük tedavisi, çok eski tarihlere dayanan bir tedavi yöntemidir. Sülüklerin kullanımı sırasında dikkat edilmesi gereken bazı önemli ayrıntılar ve incelikler vardır. Bu tedavi, yalnızca temiz ve daha önce kullanılmamış sülüklerle yapılmalıdır. Bu sayede, tedavi sırasında veya sonrasında yaşanabilecek komplikasyonlar en aza indirilebilir.

Sülük Tedavisinin Mekanizması

Sülük tedavisinde, sülüklerin üç parçalı çenesi ve üç çatalı ile bir ısırık yarası oluşturulur. Sülüğün ısırdığı bölgeden kendisini bırakmasıyla yaranın kanaması başlar ve bu kanamanın durması genellikle 24-48 saat arasında değişir. Kanın yavaş bir şekilde dışarı atılması, tedavinin önemli bir parçasıdır. Çoğu durumda kaybedilen kan miktarının sistem üzerinde pek bir etkisi yoktur, çünkü sülükler kan emme işlemi sırasında sağlıklı kan emmezler.

Sülük Kanamasının Kontrolü

Sülük tedavisinde, sülüğün beslenme aşamasının bitmesinin ardından kan akışının iyi olduğu durumlarda, terapist öncelikle yarayı gevşek bir şekilde sararak 15-30 dakika boyunca kan akış miktarını kontrol eder. Kan akışı istenen miktarlarda olduğu takdirde, yara gevşek bir şekilde kapatılır. Ancak bazı durumlarda sülük tedavisi aşırı miktarda kanamaya neden olabilir. Bu durum, genellikle aşırı sülük kullanımı veya kontrendikasyonların dikkate alınmamasından kaynaklanır. Aynı zamanda, çok büyük bir sülüğün vücudun ana kan damarlarından birinin yakınına uygulanması da aşırı kan kaybına neden olabilir. Bu tür durumlarda kanamayı durdurmanın en güvenilir ve basit yolu yaraya baskı bandajı uygulamaktır.

Sülük Kanamasının Nedenleri

Toplar Damar Kanaması: Toplardamarlar, hücrelerden dönen kanı kalbe taşıyan düşük basınç ile kan akımının gerçekleştiği damarlardır. Cilt yüzeyine yakın yerlerde yüzeysel şekilde yerleşmiş olan toplardamarlar bacak, kol, ayak sırtı ve elde rahatça görülebilir. Bu damarlarda yaşanan kanamalar sülük kanaması ile gerçekleştiğinde kanın durdurulma olasılığı yüksektir ve herhangi bir yaşam tehlikesi içermez.
Atardamar Kanaması: Atardamarlar, kalbimizden yüksek basınç ile pompalanan kanı hücrelere ileten, bacaklarda ve kollarda cildin derininde bulunan damarlardır. Sülük tedavisinde atardamardan kaynaklanan kanamalarda, açık renkli kanın yara ağzından kalp atımına uyumlu bir şekilde fışkırarak dışarı attığı gözlemlenir. Genellikle durdurulması zor olan ve hayati tehlike yaratan kanamalardır.

Sülük Kanamasında Kanın Aktığı Yere Göre Oluşan Kanamalar

Dış Kanama: Kan, organlardan vücudun dışına doğru akar ve kanamanın gerçekleştiği yer çıplak göz ile görülebilir.
İç Kanama: Bu durumda gerçekleşen kanamalar, vücudun iç kısmında ve organlara doğru içeri olacak şekilde gerçekleşir. Çıplak göz ile görülmez, ancak belirtiler ile tespiti yapılabilir. Bu belirtiler arasında soluk ve nemli bir deri, susuzluk hissi, baygınlık ve baş dönmesi, yüzeysel ve sık soluk alıp verme, hızlı ve zayıf bir nabız atışı, refleks azalması, donuk gözler, kanama olan yerde sertlik ve organlardan kan gelmesi sayılabilir.

Ekstra Bilgiler ve Önlemler

Sülük tedavisi sırasında ve sonrasında dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır:

Sülüklerin steril ve güvenilir kaynaklardan temin edilmesi gerekmektedir.
Tedavi sırasında ve sonrasında hijyen kurallarına dikkat edilmelidir.
Kanama kontrolü için gerekli ilk yardım malzemeleri hazır bulundurulmalıdır.
Sülük tedavisi uygulanacak kişinin sağlık durumu ve alerji geçmişi dikkate alınmalıdır.
Herhangi bir komplikasyon durumunda hemen medikal yardım alınmalıdır.

Sülük tedavisi, doğru uygulandığında etkili bir doğal tedavi yöntemi olabilir. Ancak, bu tedavi yöntemi sırasında dikkat edilmesi gereken birçok önemli detay vardır. Bu nedenle, sülük tedavisi mutlaka uzman kişiler tarafından ve uygun koşullarda uygulanmalıdır.