Sülük tedavisi, antik çağlardan beri hekimler tarafından kullanılan etkili bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi yöntemi, özellikle Babil ve Mısır hekimleri tarafından sıklıkla tercih edilmiştir. Günümüzde de hekimler, sülük tedavisini benzersiz ve etkili bir yöntem olarak değerlendirmektedir. Avrupa'da eczanelerde bile satılan sülüklerin 15 binden fazla türü bulunmaktadır. Ancak, tüm sülükler kan emici değildir. Sülükler, sivrisineklere benzer bir şekilde ağrı oluşturmadan deriyi üç adet çenenin üstünde bulunan keskin dişleriyle kavrayarak kan emmeye başlar ve salyalarında bulunan çeşitli mediatörleri bu bölgeye salgılarlar. Tedavi edici olan birkaç tür sülüğe "tıbbî sülük" denir. Sülüklerin anatomisi oldukça dikkat çekicidir.

Sülüklerin salgısında bulunan maddeler, birçok hastalığın tedavisinde etkili olmasını sağlar. Bu hastalıklar arasında varis, hemoroid, damarsal tıkanıklıklar, iskelet sistemi hastalıkları, egzama, sedef hastalığı gibi çeşitli cilt hastalıkları ve retinal arter damar tıkanıklığı gibi göz hastalıkları bulunmaktadır. Bu tedavi yöntemi, özellikle tedavisi zor hastalıklarda başarılı sonuçlar vermektedir.

Sülük tedavisi, modern tıbbın yanı sıra alternatif tıp alanında da önemli bir yer tutmaktadır. Sülüklerin salgıladığı enzimler, kan dolaşımını iyileştirir, iltihaplanmayı azaltır ve ağrıyı hafifletir. Ayrıca, sülükler antikoagülan özellikleri sayesinde kanın pıhtılaşmasını önlemekte ve bu özellikleriyle birçok kronik ve akut hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Tedavi sürecinde kullanılan sülüklerin steril ve doğru koşullarda saklanması, tedavi başarısı açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, uzman hekimler tarafından uygulanması gereken bir tedavi yöntemidir.